EURO 2008 'TOP 10'

IKER CASILLAS
John Benjamin Toshack'ın dünya futboluna armağanı! 27 yaşında 302 kez Real Madrid'de forma giymek, iki kez Şampiyonlar Ligi ve bir kez de Avrupa şampiyonluğu yaşamak ne rakamlar ile anlatılabilir ne de modern çağın klasik terimi endüstriyel futbol ile. Tek açıklaması yetenek, hırs, azim ve doğru zamanda doğru yerde bulunmak!

Son 10 sezonda Real Madrid'de 87 futbolcu değişti, bir tek o kaldı. Hak etti mi? Evet. EURO 2008'e şampiyon bir takımın kalecisi olarak geldi ve şampiyon bir kaleci gibi oynadı Iker Casillas. İspanya'nın İtalya karşısında elde ettiği zaferde de başrolde o vardı. Herkes Gianluigi Buffon derken, beni 'unutmayın' dedi genç kaleci. İspanya'nın 44 yıl sonra elde ettiği Avrupa şampiyonluğunda Iker Casillas'ın parmaklarının büyük payı var.

BASTIAN SCHWEINSTEIGER
Almanya'nın kaderini tek kelimeyle o değiştirdi! Almanya Teknik Direktörü Joachim Löw, EURO 2008'deki ilk maçında Bastian Schweinsteiger'i yedek kulübesinde tutarak Mario Gomez'i sahaya sürdü. Lukas Podolski'yi Schweinsteiger'in yerine çeken Löw, Podolski'nin yerine de Gomez'i monte etti. İlk bakışta taktik ve oyuncu tercihleri olarak Almanya'nın sürekli golü düşünen bir yapıda olduğunu söylemek hiç de zor değildi. Ancak olmadı! Mario Gomez, özellikle Polonya maçında kaçırdığı akıl almaz goller ile tarihe geçti! Gomez'in performansından memnun kalmayan Löw, Schweinsteiger ile yola devam etme kararı verdi. Ama ne devam etme...

Özellikle Portekiz karşısında kariyerinin en iyi performanslarından birini sergileyen Schweinsteiger, adeta Löw'ün teknik direktörlüğünü bir daha sorgulattı! Genç yıldızın duran topları öldürücü bir şekilde kullanması, hırsı, sürati, mücadeleci yapısı ve dinamizmi Almanya'nın EURO 2008 senaryosunda başrol oynadı. Bayern Münih'te Hamit Altıntop'un yedeği olan Schweinsteiger'in Michael Ballack, Podolski ve Miroslav Klose'nin olduğu bir takımda yıldızının parlaması hesapta olan bir olay değildi...

WESLEY SNEIJDER
Hollanda efsanesini canlandırmaya Wesley Sneijder'in gücü yetmedi! Öyle bir başlangıç yaptı ki Hollanda EURO 2008'e... Tam manasıyla dillere destan! Son Dünya Kupası'nın finalistleri İtalya ve Fransa'ya 7 gol! Dile kolay! İtalya'nın 1970, Fransa'nın da 1980 yılından bu yana '3 gol' yemediği düşünüldüğünde Hollanda'nın EURO 2008'e nasıl bir start verdiği çok daha iyi anlaşılır aslında.

Grup maçlarında 1980 Hollandası'ndan kareler sunan genç jenarasyondan en dikkat çekeni ise Sneijder oldu. Özellikle Fransa ve İtalya'ya attığı inanılmaz goller bütün dikkatlerin Sneijder üzerine çevrilmesini sağladı! Oyun içinde aldığı sorumluluk, milimetrik pasları, sınırları zorlayan teknik kapasitesi ve futbol terimlerini alt üst eden oyun yapısı ile Sneijder EURO 2008'in dikkat çeken isimleri arasında yer aldı.

HAMIT ALTINTOP
Hamit Altıntop! Ne kadar yazılsa, ne kadar anlatılsa boş... Kabına sığmayan bir futbolcu! Aslında onun EURO 2008 kaderini, Gökhan Gönül'ün sakatlanması ile değerlendirmek lazım. Gökhan sakatlandı, Hamit beke geçti! Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim, kadro tercihlerini Gökhan ve Hamit'e göre kurmuştu. 'Hesapta olmayan gelişmeler çıkınca elindeki en iyi alternatif ile sarmaya çalışırsın yaranı.' Terim de öyle yaptı! Önce Hamit'i denedi o bölgede, ardından Sabri'yi.

Milli Takım, Fatih Terim, Sabri Sarıoğlu ve Hamit Altıntop için kırılma noktası şüphesiz Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçları oldu. Bundesliga'da ve UEFA Kupası'nda Bayern Münih formasıyla sağdan hücum etme konusunda uzmanlık kazanmış Hamit Altıntop'a orta sahayı geçme fırsatı ancak Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan maçında verildi. Sonuç ortada! Türkiye'nin attığı üç golün üretiminde de Hamit Altıntop'un imzası var. Sakin ve mücadeleci yapısı, seri adam eksiltme özelliği, mesafe tanımaksızın attığı şutlar, takım içerisinde oynadığı etkin rol ile Hamit Altıntop Türkiye için bir değerdir!

DAVID SILVA
EURO 2008 öncesinde İspanya orta sahası değerlendirildiğinde en zayıf halka olarak David Silva gösteriliyordu! Ancak Luis Aragones, turnuva öncesinde yaptığı toplantılarda Silva'ya olan güvenini her defasında dile getirerek "Torres ya da Villa'yı değil, Silva'yı hissedin" demişti. Haksız çıkmadı deneyimli teknik adam! David Villa ve Fernando Torres EURO 2008'de oldukça bir başarılı performans sergilemesine rağmen İspanya için David Silva'nın varlığı çok daha farklı bir öneme sahip.

Normal mevkii sol açık olan David Silva, İspanya Milli Takımı'nda zaman zaman Torres ve Villa ikilisinin arkasında görev yaptı. Oyun içinde Andres Iniesta ile sık sık görev değiştiren David Silva, bileklerine olan hakimiyeti, çabuk adam eksiltme özelliği, bitirici pasları ve bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile İspanya'nın parlayan yıldızı oldu. İspanya'nın İtalya ile oynadığı maçta Gianluigi Buffon'un koruduğu kaleye 7 şut bırakan Silva, altın yüzükler ile süslenmiş İspanya orta sahasında ışıldayan bir pırlanta gibiydi...

ANDREI ARSHAVIN
Geç kalınmış bir başlangıçtı onunkisi! Rusya'nın EURO 2008 Elemeleri'nde Andorra ile oynadığı maçta kırmızı kart görerek yükselen piyasa değerine sekte vuran Arshavin, Guus Hiddink'in kendisine olan inancı ile yeniden tavan yaptı. Andorra maçında gördüğü kırmızı kart nedeniyle iki maç ceza alan ve Rusya'nın İspanya ve Yunanistan ile oynadığı maçlarda forma giyemeyen süper yeteneğin hem kendi hem de takımı için önünde tek bir şans vardı! O da İsveç maçı.

Kazanmaktan başka şansı olmayan Rusya'da tüm gözler tek bir isim üzerine kilitlendi! Andrei Arshavin... Beklentiler büyük olunca risk de fazlasıyla korkutur insanın gözünü. Ama o risk ve sorumluluk almaktan korkmadı. İsveç maçında futbol resitali sunan 'çılgın Rus' çeyrek finalde Hollanda'yı da turnuvanın dışına iterek adeta gövde gösterisi yaptı. Yarı finalde İspanya savunması arasında kaybolan Andrei Arshavin, oynadığı üç maçın ikisine damga vurarak EURO 2008'de parlayan yıldızların arasında yer aldı.

ARDA TURAN
"Bacakları kısa, şımarık, aslında hiçbir şey" diyenlere inat bir Arda Turan vardı Basel'de, Zürih'te, Viyana'da... Portekiz maçını yedek kulübesinde geçiren Arda, İsviçre maçıyla başladı futbol resitaline. Yaşı henüz 21. Ya aklı? Bu kadar mı olgun bu kadar mı tecrübeli olur bir futbolcu. Tüm zamanların klasik futbol terimlerini alt üst eden Arda Turan, İsviçre ve Çek Cumhuriyeti maçlarında attığı kritik goller ile Türkiye'nin yükselen değerine büyük bir katkı yaptı.

Onun en büyük şansızlığı ise Hırvatistan maçında gördüğü sarı kart oldu! Gereksiz bir sarı kart ile cezalı duruma düşen ve yarı finalde Almanya karşısında forma giyemeyen Arda, buna rağmen kısa sürede futbol kalitesini ispat etti. Şimdi her şey yeniden başlayacak! İki yol var Arda'nın önünde. Biri aydınlık diğeri karanlık. Ya genç ve akıl dolu olmanın avantajını kullanacak ya da kaybolup gidecek karanlık yollarda! Arda'nın geleceği biraz da medyanın elinde aslında. 2002 Dünya Kupası sonrası Hasan Şaş'ın yaşadıklarını yaşamamak, yaşatmamak için Arda Turan'ın yükselişini 'olagan bir durum' olarak değerlendirmek gerekir! Abartmadan, değersizleştirmeden...

ANDRES INIESTA
Henüz 23 yaşında olmasına rağmen sanki 40 yıldan beri uluslararası alanda futbol oynuyor Andres Iniesta! Barcelona'da bu sezonun büyük bir kısmında forma giyen ve oynadığı futbolla taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan Iniesta, kariyerinin doruk noktasına ise şüphesiz EURO 2008'de ulaştı. Turnuva öncesinde Cesc Fabregas'ın yedeği olması beklenen Iniesta, özellikle antrenmanlarda ve hazırlık maçlarından gösterdiği muhteşem performansla Luis Aragones'ten formayı almayı başardı.

Oynadığı akıl dolu futbolla deneyimli teknik adamı mahçup etmeyen Iniesta, İspanya'nın 44 yıl sonra kazandığı şampiyonlukta en büyük paya sahip olan isimlerin başında geliyor. Harika tekniği, birebirdeki adam eksiltme özelliği, sürati, soğukkanlı yapısı ve her şeyden önce topa hükmeden aklı ile EURO 2008'in en dikkat çeken isimleri arasında yer almayı başaran Iniesta büyük bir star olma yolunda hızla ilerliyor...

ROMAN PAVLYUCHENKO
Rus futbolunun son dönemlerde yetiştirdiği en yırtıcı santrforlardan biri şüphesiz Roman Pavlyuchenko… Futbol hayatını sürdürdüğü kulüp Spartak Moskava’da son dönemde ciddi sorunlar yaşayan golcü oyuncu, futbolu bırakma noktasına kadar geldi. 2007 yılında Spartak Moskova ile Dinamo Moskova arasında oynanacak Moskova derbisinden önce kadro dışı bırakılan Pavlyuchenko, sözleşmesinin iptal edilmesi için Rusya Futbol Federasyonu’na kadar başvurdu. Ama nafile! Sorunlar çözüldü, Pavlyuchenko görevine ve gollerine devam etti.

Yıldız futbolcunun kariyerinde yaşadığı istikrarsızlık Guus Hiddink'in ona kucak açmasıyla son buldu. Pavlyuchenko'nun buhranlı dönemlerinde her zaman ona destek olan Hiddink, o dönemde ektiğin meyvasını EURO 2008'de aldı. Rusya'nın başarısında büyük bir pay sahibi olan Pavlyuchenko şüphesiz kariyerinin doruk noktasını İsviçre ve Avusturya'da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası'nda yaşadı. Aslında Pavlyuchenko'nun başarısını biraz da Pavel Pogrebnyak'ın, sakatlanmasıyla değerlendirmek lazım. Pogrebnyak sakatlanıp turnuvayı kapatmasaydı, Pavlyuchenko'nun esamesi bile okunmayabilirdi.

SEMİH ŞENTÜRK
“Genç Semih”, “Nöbetçi golcü” ve “79 Semih”! Bu üç niteleme tek bir kişiyi anlatıyor. O da Semih Şentürk! Avrupa Şampiyonası'nda gördük ki, futboldaki mucizeler içinde, en anlamlı öğelerden biridir Semih Şentürk. Oyuna sonradan girip, kaderi değiştirmenin bu denli yakıştığı başka bir hayati golcü, bizim topraklarımızda yoktur. İğneyle iplik gibi... Düğmeyle ilik... Ayak içi ustalığının, Tanju Çolak'tan sonra gördüğümüz en yeni resmi.

Hırvatistan maçından sonra kibirli naralar atmak yerine, "Gözümü kapadım vurdum" sözlerinde, alçakgönüllü bir savunma vardı. Onda alışılmışın tekrarında bile, değişik özellikler olduğunu, şimdi daha iyi görüyoruz. Her yıl daha iyiye ve güzele yöneldiğini de... Gol kralı olduğu halde, kendi halinde olduğu için, starlık mertebesine erişmesine izin verilmiyor medyada... Hırvatistan maçındaki olağanüstü golü bile, mucize denilip, kendisinden alınıyor, özel güçlere mal ediliyor. Biz onu seviyoruz. Renk ayrımı yapmadan, taraf olmadan...

dsfgthyu